Sulak Alanlar

Sulak alanlar; göletler, nehirler, haliçler, taşkın ovaları, sulak çayırlar, göller ve deniz çayırlarını içeren, dünyanın en verimli ekosistemleri arasındadır. Dünya genelinde bu alanlar 1970'den beri azalıyor. Akdeniz sulak alanlarının %48'i kaybolurken, bu alanda yaşayan türlerin %36'sı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tehlike altındaki bu türlerden %41'i ise endemik. Bu alanlar, Akdeniz Havzası'nın yaklaşık %2,5'lik bir kısmını kaplamasına rağmen tüm türlerin üçte birinden fazlasını barındırıyor. Dünyanın dört bir yanında bulunan bu tür alanlar karbonun %40'ını depolayarak iklim krizi ile mücadelede önemli bir rol üstleniyor. 

Gökova Körfezi'ndeki Kadın ve Akçapınar Azmakları, önemli bir sulak ekosistem olup, özgün yapılarıyla birçok tür için yumurtlama ve yavrulama alanı sağlar. Bu bölge, kuşların göç rotasında yer almakta ve kuş gözlemcileri için ideal bir noktadır. Bu habitatların değerinin anlaşılması, Akdeniz'in iç kesimleri ve kıyı bölgelerinde planlama, yönetim ve restorasyon faaliyetleri için büyük önem taşır. Bu alanlar, biyoçeşitlilik açısından zengin olup, çeşitli ekosistem hizmetleri sunmaktadır.

Ekosistem Hizmetleri

Sulak Alanlar Akdeniz’deki milyonlarca insan için su ve gıda güvenliği sağlar. Suyu, kirleticilerden arıtarak insanlar ve hayvanlar için içme suyu; tarım, sanayi ve enerji üretimi için ise su temin eder. Akışları düzenler, taşkınlarda suyu depolar ve kuraklık dönemlerinde suyu salarlar. İnsan tüketimi için gıda sağlar ve yerel toplulukların geçimini desteklerler.

Bu alanlar, küresel ortalamadan %20 daha hızlı ısınan Akdeniz bölgesinde, iklim değişimiyle mücadelede öncü ekosistemlerdir. İyi yönetildiklerinde ve iyi çevresel durumda olduklarında dünyadaki en etkili karbon yutakları arasındadır. Bu durum, Avrupa Birliği'nde sulak ekosistemlerin karbon havuzları ve karbon tutma potansiyeli üzerine yapılan meta-analizde European Topic Centre on Spatial Analysis and Synthesis (ETC-UMA) tarafından geliştirilen çalışmada vurgulanmıştır. 

Kıyı sulak ekosistemleri, özellikle deniz çayırları ve tuz bataklıkları, tropikal yağmur ormanlarına kıyasla 55 kat daha yüksek uzun vadeli karbon tutma oranlarına sahiptir. Öte yandan, bu alanlar bozulduğunda, büyük miktarlarda CO2'i atmosfere geri salabilir ve böylece küresel ısınmaya katkıda bulunabilirler .

Bu habitatlar aynı zamanda sel, kıyı fırtına dalgaları, deniz seviyesi yükselmesi ve tuz girişi gibi iklim değişimi etkilerini hafifletmede kritik bir rol oynar. Çeşitli habitat tipleri arasında, kıyı sulak ekosistemleri, Barselona Sözleşmesi Entegre Kıyı Alanları Yönetimi Protokolü'nde (Protocol on Integrated Coastal Zone Management (ICZM)) tanındığı üzere, kara-deniz etkileşimlerinde hayati öneme sahiptir.

Bu tür habitatlar Akdeniz'de, yüksek endemizm derecesine sahip bir biyoçeşitlilik merkezi olarak hayati önem taşımaktadır. Havzanın yalnızca %2-3'ünü kaplamasına rağmen, omurgalı nüfusunun %30'una yaşam alanı sağlar. Göçmen kuşlar ve göçmen balık popülasyonları da dahil olmak üzere sayısız bitki ve hayvan türü, hayatta kalmak için Akdeniz sulak ekosistemlerine bağımlıdır.

Rekreasyonel fırsatlar sunmanın yanı sıra turist çekerek yerel ekonomilere katkı sağlar. Akdeniz Havzası, dünyanın en popüler turist alanlarından biridir ve olağanüstü güzellikteki bu alanları, yürüyüş, tekne gezintisi, balık tutma veya kuş gözlemleri gibi aktiviteler için popüler destinasyonlardır.

Sulak Alanların Güncel Durumu

1970-2013 yılları arasında sulak bölgelerin %51'i kaybedildi. Akdeniz bölgesindeki kayıp, Afrika, Asya ve Avrupa'ya göre daha yüksek oldu. Bu habitatlara bağımlı türlerin %36’sı küresel yok olma tehdidi altında ve Akdeniz’de risk altındaki türlerin sayısı fazla. Kaybın nedenleri arasında artan nüfus, tüketim alışkanlıkları, iklim değişimi ve zayıf yönetim yer alıyor. 1975-2005 arasında bu alanların kentleşmesi %300, tarım alanına dönüşümü %42 arttı. Ramsar Sözleşmesi’ne rağmen, bu alanlar kaybolmaya devam ediyor ve biyoçeşitlilik tehdit altında. Akdeniz’deki insan ekolojik ayak izi dünya ortalamasının iki katı büyüklüğünde, su kaynaklarına baskı yüksek. İklim değişiminin etkileri bölgedeki ekosistem direncini azaltacak. Artan arazi ve su talebi, önümüzdeki onyıllarda bu habitatlar üzerindeki baskıyı artıracak. Karar vericiler, sürdürülebilir bir gelecek için bu alanların akıllıca kullanılmasını sağlarak olumlu bir fark yaratabilirler.

Türkiye’deki Sulak Alanlar Neden Kayboluyor? 

Türkiye’deki sulak alanlar, büyük bir ekolojik öneme sahip olmasına rağmen hızla kaybolmaktadır. Dünya genelinde sulak alan tanımı almış yaklaşık 2400 alan bulunurken, Türkiye’de ise 106 alan mevcuttur. Ancak, 1970'ten bu yana bu alanların büyük bir kısmı yok olmuştur. Özellikle Akdeniz bölgesindeki  bu alanların %48’i tamamen kaybolmuş, bu alanlar toplam yüzey alanının yalnızca %2-2,5'ini kaplasalar da, tüm türlerin üçte birine ev sahipliği yapmaktadır. Akdeniz bölgesindeki bu ekosistem türlerinin türlerinin %36’sı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olup, tehlike altındaki bu türlerin %41’i endemik özellik taşımaktadır. Türkiye’de bu ekosistemlerin kaybolmasının en büyük nedenleri arasında tarım, kirlilik, kalkınma faaliyetleri ve hidrolojik değişiklikler yer almaktadır.

Tarım: Akdeniz sulak ekosistemlerinin kaybındaki en büyük faktör tarımdır. Geniş alanlar kurutuldu ve tarımsal kullanıma dönüştürüldü.

Kalkınma: Sürekli yayılan sanayi ve kentleşmeden sahildeki turist komplekslerine kadar, altyapı gelişimi Akdeniz'in doğal mirasının çoğunu tahrip etti; bu alanlar, özellikle kıyı bölgelerinde arazi kullanımı değişikliğinin keskin ucunda yer aldı.

Hidrolojideki Değişiklikler: Bugün çok az sulak ekosistem doğal hidrolojik döngüyü sürdürüyor: barajlar, bentler, sulama ve diğer amaçlar için yönlendirilen akışların tümü doğanın kendi kendini düzenleme yeteneğini azaltıyor ve ekolojik süreçler bozulmaya başlıyor.

Tortulama/Erozyon: Sulak alan bitki örtüsü, su yollarının temiz tutulmasında önemli bir rol oynar; otlatma veya kalkınma amacıyla kaldırıldığında kıyılar erozyona uğrar ve bunu tortulama (sedimantasyon) takip eder.

Kirlilik: Tarım, sanayi ve kent merkezlerinin tümü bu alanları kirletiyor, biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor ve doğal süreçlerin dayanıklılığını azaltıyor.

İstilacı Türler: İster bilerek ister kazara getirilsin, bu habitatların yabancı türleri yerli türleri geride bırakarak ekosistemlerin dengesini bozabilir. Su yolları, yeni türlerin yayıldığı ağlar olarak işlev gördüğü için bu sorun daha da karmaşık hale gelir.

İklim değişimi: Bu ekosistemler korunduğunda iklim değişikliğine karşı bizi savunmaya yardımcı olabilirken, doğrudan tehdit altındadırlar. Isınan gezegenimizde artan kuraklık ve fırtınalar bahsedilen alanlara zarar verirken, yükselen deniz seviyeleri önümüzdeki onyıllarda birçok Akdeniz kıyı sulak ekosistemini su altında bırakacaktır.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA'lar) Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında kabul edilmiştir. Özellikle Akdeniz Sulak Alanlarıyla ilişkilendirilebilecek dört Sürdürülebilir Kalkınma Amacı bulunmaktadır: 

SKA 6. Herkes için erişilebilir su ve atık su hizmetlerini ve sürdürülebilir su yönetimini güvence altına almak

SKA 13. İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmek

SKA 14. Sürdürülebilir kalkınma için okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir kullanmak

SKA 15. Karasal ekosistemleri korumak, iyileştirmek ve sürdürülebilir kullanımını desteklemek; sürdürülebilir orman yönetimini sağlamak; çölleşme ile mücadele etmek; arazi bozunumunu durdurmak ve tersine çevirmek; biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek

Akdeniz Koruma Derneği Sulak Alanların Korunması İçin Neler Yapıyor?

Akdeniz Koruma Derneği olarak, 2023 yılında “Green Light for Mediterranean Wetlands” protokolünü Türkiye’de Gökova’da uygulamaya başladık. Tour du Valat ile yürüttüğümüz bu program kapsamında, Gökova’daki sulak alan ekosistemleri ve tampon bölgelerini tespit etmeyi, canlı envanteri oluşturmayı, mevcut literatürü güncellemeyi, tehditleri belirlemeyi ve yerel paydaşlarla iş birliği yaparak gerekli önlemleri almayı hedefliyoruz. Ayrıca, bu alanların önemine dair farkındalık oluşturmayı amaçlıyoruz. Çalışmalarımızla, restorasyona uygun alanları belirleyerek koruma-kullanma dengesi gözetilen ve yerel paydaşlarla ortak bir vizyon etrafında şekillenen bir strateji oluşturmayı planlıyoruz. Bu doğrultuda, Gökova’daki bu alanlar için bir yol haritası oluşturmak amacıyla, bölgedeki kamu kurumları ve sivil toplum örgütleriyle bir toplantı düzenledik. Bununla birlikte Gediz Deltası, İzmir’de bir saha ziyareti ve bilgi ve deneyim paylaşımına imkan veren bir toplantı daha gerçekleştirerek daha etkili stratejiler geliştirmeyi hedefledik

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile birlikte, Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı’ndaki toplam 10 istasyondan alınan örneklerle su kalitesini izlemeye yönelik çalışmalarımıza başladık. Ayrıca, aynı üniversiteyle iş birliği yaparak Akyaka BKA içerisindeki kıyılarda 4 farklı noktada görsel balık sayımları gerçekleştirdik. 

Mevsimlere bağlı olarak su seviyesinin ölçümüne yönelik çalışmalarımız devam ederken, alandaki vejetasyon dağılımına ilişkin araştırmalarımızı da sürdürüyoruz.  2024 yılında sulak alan ekosistemleri için anahtar indikatörlerden olan odanat türlerine yönelik izlemelerimize başladık. Aynı yıl alanda bahar ve sonbahar kuş izlemeleri gerçekleştirerek göçmen kuş envanterini çıkardık ve aynı yıl Kış Ortası Su Kuşu Sayımını tamamladık. 

Akyaka’da yer alan Cahit Belkıs Güneyman Ortaokulu’na devam eden öğrencilerle iki gün süren bir eğitim programı düzenledik. Eğitimin ilk gününde sulak ekosistemler hakkında bilgi edinen çocuklarla, ikinci gün Gökçe Sulak Alanı’nı ziyaret ettik. Ayrıca, Ula Belediyesi ile birlikte, göçmen kuşlar ve yerel vahşi yaşam için önemli bir durak olan bu alanı insan kaynaklı atıklardan arındırmak amacıyla bir temizlik etkinliği gerçekleştirdik. Bu temizlikle yaklaşık 9 ton moloz ve atığı bölgeden uzaklaştırdık.

Akdeniz Koruma Derneği olarak, “Doğal ve Kültürel Mirası Koruma ve Gelecek Nesillere Aktarma” programı çerçevesinde Muğla İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği protokolü imzaladık. Bu protokol kapsamında, Muğla Mavi Yeşil Okullar Projesi doğrultusunda denizel ve sulak ekosistemleri, biyoçeşitlilik, çevre koruma, nesli tehlike altındaki türler gibi temel konularda eğitimler düzenlenecek. Disiplinlerarası yaklaşımla, öğrenci merkezli ve oyuna dayalı eğitimler uygulanacak. Ayrıca, okul dışında doğada gözlem ve incelemelere dayalı etkinlikler gerçekleştirilecek, böylece öğrencilerin ekosistem koruma konusunda farkındalıkları artırılacaktır.

Blog:Biyoçeşitlilikte Sıcak Bir Nokta: Sulak Alanlar

Haber: Sulak Alanların Korunması Neden Önemli

Proje Galerisi