Akdeniz’de tarihin ve doğanın izinin takip edildiği Karia Yolu yeniden gün yüzüne çıkıyor ve korunarak geleceğe taşınıyor.
Binlerce yıldan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Akdeniz, dünya dilleri arasında “Dünyanın ortası” anlamına geliyor. Akdeniz Havzası, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanında ayrıca çok sayıda karasal ve denizel türün de yaşam alanı. Bulunan kalıntılar ışığında Antik çağlardan bu yana pek çok uygarlığın evi olan Akdeniz, geçmişten birçok izi de hala koruyor.
M.Ö. 7000 yılına kadar uzanan kalıntılara rastlanan Karia Yolu, Akdeniz’in tarih izlerinin bir rotası gibi. İsmini Antik dönemde bu bölgede yaşamış Karia medeniyetinden alan Karia Yolu kendine özgü mimarisi ile çok sayıdaki kırsal mahalleden, el değmemiş koylardan, zeytin ve badem ağaçları ile dolu tepelerden ve irili ufaklı, kimisi sadece yürüyerek ulaşılabilen antik kentlerden geçiyor.
Türkiye’nin en uzun yürüyüş rotası olan ve 850 km uzunluğa sahip Karia Yolu 5 farklı bölümden oluşuyor. Bozburun Yarımadası İçmeler’den başlayan Karia Yolu, yarımadada 150 kilometre dolaştıktan sonra Datça yarımadasına geçiyor. Datça yarımadasından Gökova-Akyaka’ya, oradan Bodrum’a doğru -Gökova Körfezi’nden bir kol da Bozalan köyünden ayrılıp Milas’aardındanda Beşparmak dağlarına uzanıp en son olarak Aydın’ın Karpuzlu ilçesinde sona eriyor.
Doğanın içinden uzanan Karia Yolu birçok türe de ev sahipliği yapıyor. Ormanlarında kızılçam, karaçam, ardıç, günlük ağacı gibi birçok tür bulunurken, adaçayı, keklik otu, kekik ve lavanta ile bahar ayında renkli ve kokulu bitkileri barındırıyor. Keraye lalesi, mor kuşyuvası bodursarı, Anadolu orkidesi gibi birçok eşsiz renkli eşlikçi ile Karia Yolu çiçekleniyor. Aynı zamanda Karakulak, porsuk, kızıl tilki, gözkuzgun, gülen sumru, uzunbacak gibi birçok türün evi Karia Yolu üzerinde bulunuyor.
Rotanın bugünkü halinin ortaya çıkmasında 2009 yılından beri çalışmalar yürüten Karia Yolu Ekibi ile birlikte, yolun Datça-Bozburun Yarımadası’nda kalan bölümü için çalışmalar yapıyoruz. Bölgede yer alan patikaların ve kültür varlıklarının tescillenmesi, bölgenin sahip olduğu biyoçeşitlilikteki yeni türlerin tanımlanması ve nesli tehlike altındaki türlerin korunması için birlikte çalışmalar yürütüyoruz.