Yok Olmanın Eşiğindeki ‘Likyasalebi’nin Bir Şansı Var!

21.03.2025

Dünyada 30 binden fazla doğal türü bulunan orkideler çok kırılgan bitkilerdir. Yaşam döngülerini sürdürebilmek için nemli topraklara, mantarlara ve tozlayıcılara ihtiyaç duyarlar. Yaşadıkları yöredeki en küçük değişiklikten kolayca etkilenebilirler. Bu yönleri ile içinde bulundukları çevrenin sağlığının net bir resmini sunarlar. Kaybolmaları doğada bir şeylerin ters gittiğine dair önemli bir uyarı sistemi gibidir.

Türkiye’de 200’den fazla orkide türü yayılış gösterir. Tropik bölgelerdeki akrabaları kadar gösterişli olmasalar da büyüleyici çiçekleri vardır. Ülkemizdeki orkidelerin neredeyse tamamına yakını tehdit altındadır. Bunlar arasında yok olmanın eşiğine gelen ve sayıları yüzlerle ifade edilen türler vardır.

Nesli Tükenme Tehlikesi Altında

"Likyasalebi”, Latince adıyla Ophrys lycia bunlardan biri… Adını Işık ülkesi Likya’dan alan Ophrys lycia, endemik bir orkide türümüz. 1980 yılında İsviçreli botanikçi Jany Renz tarafından bir köy mezarlığında keşfedilen tür, dünyada sadece Antalya’nın Kaş ilçesinde dar bir alanda yayılış gösteriyor. Doğayla iç içe olan lahit mezarları ve antik tiyatroları ile ünlü bu cennet köşe maalesef turizmin getirdiği yapılaşmaya yenik düştü. Likyasalebinin yayılış alanları bir bir yok oluyor, doğadaki birey sayısı artık yüzlerle ifade ediliyor. İlkçağlardan bu yana toz haline getirilerek salep elde edilen yumruların doğadan bilinçsizce toplanması, Likyasalebinin önemli yaşam alanlarından olan mezarlıklarda ot ilacı kullanımı, türün geleceğini de tehdit ediyor. Likya salebi, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği(IUCN)’ne göre Kritik Derecede Tehlike Altında / Critically Endangered (CR) statüsünde gösterilen bir tür.

Türkiye orkidelerini korumak için geniş çaplı, entegre bir çaba gerekiyor. Bu farkındalıktan yola çıkan Akdeniz Koruma Derneği önemli bir atılıma imza attı. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek, orkideleri koruyabilmek amacıyla Ege Üniversitesi ile iş birliğinde bir proje başlattı. Proje yok olmanın eşiğine gelen Likyasalebi’nin neslinin devam etmesi için bütüncül bir yaklaşım getiriyor.

Geleceğe yatırım

Proje ile Likyasalebinin orta vadede canlı olarak doğal koşullarda, uzun vadede ise polen ve tohum örnekleri ile Ulusal Gen Bankası’nda korunması hedefleniyor. Koruma yaklaşımı, kontrollü çapraz tozlaşma ile tohum elde edilmesi, tohumların kültüre alınıp çoğaltılması, çoğaltılan bireylerin doğaya adaptasyonu gibi aşamaları içeriyor. Doğal ortamında tespit edilen bireyler arasından belirlenen ebeveynler yapay olarak tozlaştırıldı ve üç yıl boyunca tohum elde edildi. Elde edilen tohumlar, Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi ve Herbaryum Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde oluşturulan mini tohum bankasında koruma altına alındı. Proje tamamlandığında, bu tohumlar Ulusal Gen Bankası'na aktarılacak ve bilimsel çalışmalarda kullanılacak.

Hem Bugün Hem Yarın İçin Yeniden Üretim

Projede, sadece türün korunması değil, aynı zamanda yeniden üretimi de hedefleniyor. Elde edilen tohumların bir kısmı laboratuvar koşullarında çimlendirilerek yeni bireyler elde edildi. İlk aşamada, 0,1-0,2 mm boyutundaki tohumlar, özel besin ortamlarında geliştirildi ve 5-6 cm uzunluğunda bitkiciklere dönüştü. Elde edilen başarı, Likyasalebinin gelecek nesillere aktarılması konusunda umut verici bir adım olarak görülüyor. Sırada bu bireylerin, önce sera ortamına ardından doğal habitatlarına adapte edilme süreci var.

Proje yürütücüsü Nejdet Bozkurt, orkidelerin biyolojisi, mantarlarla ve tozlayıcılarla ilişkileri ile kültür ortamında çoğaltılması gibi alanlarda araştırma yürüttüklerini belirtti. Bozkurt, bugüne kadar aralarında Likya salebinin de bulunduğu 40’tan fazla orkide türünden yapay tozlaştırma yöntemiyle tohum elde ettiklerini kaydetti. Nejdet Bozkurt, yaptıkları bu çalışmayla, Türkiye’de ilk kez, yerel popülasyonların genetik çeşitliliğini koruma altına aldıklarının da altını çizdi. Yok olmanın eşiğindeki bir türü geri getirmenin ne denli zor olduğunun farkında olduklarını belirten Bozkurt, bunun yapılabileceğini kanıtlamak istediklerini söyledi.

Bu Toprakların Zengin Mirasını Gelecek Nesillere Aktarmak

Ayrıca, geçtiğimiz yıl Likyasalebinin korunması için çalışan Akdeniz Koruma Derneği’ne Haremlique Istanbul da destek verdi. Marka, endemik bir tür olan Likyasalebine dikkat çekmek amacıyla botanik sanatçısı Işık Güner ile iş birliği yaparak özel bir çalışma gerçekleştirdi. Sanatçı, Likyasalebini resmederek bu özel orkidenin doğadaki varlığını sanat aracılığıyla ölümsüzleştirdi. Bu eser aynı zamanda Haremlique Istanbul'un da sponsorlarından biri olduğu ve sanatçının Kaçkar Dağları’ndaki Fırtına Vadisi’nde düzenlediği Habitat sergisinde de yer aldı. Böylelikle Likyasalebinin karşı karşıya olduğu tehditler konusunda farkındalık yaratılması amaçlandı. Bu iş birliği, kültür ve doğa arasında güçlü bir bağ kurarak, ülkenin eşsiz biyoçeşitlilik miraslarından biri olan Likyasalebini koruma yolunda önemli bir adım niteliği taşıyor.